Bir hoşgörü çiçeği hayat, sevginin baharında açan. Sevmek, bir yolcunun gönlünden geçip gitmek sonsuzluğa. Sevmek, her insana açmak sabahın sırlarını, bir o kadar büyütürcesine aşk çiçeklerini, kalp arayışlarının bahçesinde. Sevmek, Mevlana gibi öyle hüzne inat öyle bitmeyen bir baki yolculuk...
Hoşgörü kapılarını sevinçli yıldızların kalp çarpıntılarıyla açmak, her insana. Her insanı kalbinin mutluluklarında ağırlamak, rabbin yoluna adanan bir hayat boyunca. Örtmek her yaratılanın kusurlarını gökyüzünün geceye çalan maviliklerinde, yaratılandan dolayı. Ve güneşin sevgili kollarında büyütmek dostluğu, ömür dağlarının ardına uzanırcasına... Öyle mutlu öyle tanımsız bir aşk öyküsü...
Onun penceresinden açmak hoşgörünün sapsarı saçlarını tel tel... Ve her bir tele umut gözyaşlarını bağlamak, bulup getirircesine kavuşmanın huzurlu pırıltılarını...
Bir kalem gibi her satırda bir garip Mevlana'dan bir koca düş yaratmak, rabbinin yoluna... Kendini bırakıp tüm solmuş dünya koşuşturmalarından, sarılmak hoşgörünün sevgi rıhtımlarından kalkan menevşeye çalan, huzursuz kapılarına...
Rabbinin hayalinde var olan tüm sevinçleri, her gün biraz daha büyütmek, hiç yorulmadan her daim kalbinde umut tohumlarını taşıyarak...
Ve yeşerterek sevgiyi her insanın kavşak noktasında, bir büyük adım olmak, kalp sızlayışların ufkunda. Bir hayal olmak her gönle usulca sokulan. Bir güvercin olmak beyaz ayrılıkların, yemyeşil sabahlarında. Ve bir Mevlana olmak hiç bitmeyecek bir seferin ilk ve sonsuz yolcusu. Kapılarını açarak cennetin; bir ömür beklenilen huzurun ellerinde can vererek...
Hülya Buğdaycı
Bu içerik dersimiz.com tarafından eklendi , 6910 kez okundu.