İYİ Kİ BABAMSIN…
Çaresizlik en korkunç şeydir. Ne bir adım ileri atabilirsin ne bir adım geri. Delicesine istersin ama elde edemeyeceğini de bilirsin. Hissedebildiğin en baskın duygu umut ve korku olur. Umudunu kaybetmemek istersin. Odur seni ayakta tutan fakat korku öyle ağır ağır doldurur ki içini, umutsuzluğa düşmeye başlarsın. Bir söz, bir bakış, bir dokunuş beklersin gücünü kaybetmemek için. Seni bulunduğun durumdan çıkaracak içten bir tebessüm, güçlü bir duruş, sağlam bir insan…
Ve aslında o insan her zaman görünmez koruyucundur senin. Hissedebilmen için zora düşmen gerekmez. Söylendiğinde o kadar da önemsemediğin bir sözü öyle bir anında kulağına gelir ki sanki tam o an için sarf edilmiş altın sözler olduğunu anlarsın. Yolunu bulmanda kılavuzun, en değerli anahtarın oluverir. Yaşanmışlığına ve seni en yakından tanıyor olmasının verdiği tecrübesine tekrar inanır güç kazanırsın. İlla konuşması da gerekmez suskunluğu da anlam taşır. Ne hissettiğini, ne söylemek istediğini ve senin ne yapman gerektiğini bilirsin. Söylediği altın sözler kadar kıymetlidir susuşları da…
Kimi zaman içinden bin bir anlam çıkarabileceğin bakışlarıyla kuvvet verir. Çaresiz kaldığın en zor anında sana hiç kimse inanmasa bile başaracağına tartışmasız inanan her zaman yanında olduğunu hissettiren bakışlarıyla yaklaşır. Belki de ilk defa topluluk karşısına çıkıp kendini ispatlamanın beklendiği okuma bayramında, zor güç ezberlediğin bir şiiri sahneye çıktığın an unutmuşsundur. Minik bedenin korku ve heyecandan titreyip, ellerinin terlediği, yüzünün kızardığı, hatırlayıp okumayı çok istediğin ama bu gücü bir türlü bulamadığın bir anda, gözün sana kuvvet verecek tek bir kişiyi arar; babanı… Başını kaldırıp titrek bir bakış atarsın kalabalığa. Sevgi dolu gözlerle içini ısıtan, sana güvendiğini hissettiren bakışı tüm benliğine işlerken güçlenirsin. Gözlerine bakarsın hiçbir şey kalmaz geriye ne onca kalabalık, ne başaramama duygusu, ne utanç, ne korku, ne çaresizlik hissi… Yalnız baban ve sen. O’na okursun şiirini her kelimede babanın daha da gururlandığını görerek.
Çocuk değilsindir artık, büyürsün. Ama içindeki muhtaçlık hissi geçmez, çaresizlik değişmez o veya bu şekilde yine düşersin çıkmaza. Büyüdün ya hani, okumak için evden ayrılma vaktinde gelir. Etrafındaki herkes başarın için sevinirken söyleyemesen de korkarsın yalnızlıktan, bilmediğin bir şehirde olmaktan, başını çevirdiğinde aileni görememekten, yeni bir düzenden ve başa çıkamama düşüncesinden. Gitme zamanı geldiğinde içindeki korku tarifsiz bir hal alır. Ayrılmanın derin hüznü içine çökmüşken bir el uzanır eline; seni incitmekten korkarcasına yanağına kondurduğu öpücükten tüm sevgisini hissedersin. Silinir tüm endişeler, tüm çıkmaz sorular; yerini umut alır güven alır. Artık bilirsin ki elini uzattığında nerde olursa olsun yine tutacak bir el babanın eli olacaktır…
Nedensiz bir huzursuzluk vardır içinde belki günün kötü geçti, belki sınavdan istediğin notu alamadın belki de izlediğin filmdeki iyi çocuk öldü. Mutsuzsundur, gergin ve hüzünlü. Tam da böyle bir anda sanki her duygunu garip bir şekilde hissedebilen babanın tebessümüne takılır gözün. İçindeki tüm huzursuzluklar yerini bir bir mutluluğa bırakır. Rahatlarsın. Kalbin yumuşar, karşılık verirsin en içten gülümsemenle…
İyi ki böyle bir insan var dersin, iyi ki yanımda, iyi ki varlığını her nerede olursam olayım hissedebiliyorum, iyi kilerle dolu birçok cümle başlatabilirsin…
En önemlisi tüm bu iyi kileri tüm kalbimle dolu dolu söylediğim kişinin benim babam olması…
İyi ki doğdun Babacığım! İyi ki Babamsın…
Can parçan
ŞULENUR MANUŞ
Bu içerik Halil MANUŞ tarafından eklendi , 2827 kez okundu.