Sayın Müdürüm, Değerli arkadaşlarım, Sevgili Öğrenciler,
Bilindiği üzere 69 yıl önce bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu, ulu önder, eşsiz devlet adamı ve 20. yüzyılın dehâsı olan M. Kemal
Atatürk'ü kaybettik.
Atatürk'ü, onun yaşamını ve kişiliğini kısaca özetleyerek, ulu önderimizi bu önemli günde bir kez daha yâd edeceğiz.
M. Kemal vatanına ve ulusuna çok yüce duygularla bağlı, vatan savunmasını her şeyin üzerinde tutan, millet sevgisi tutku derecesinde olan, yaşarken ve öldükten sonra da maddi ve manevi tüm varlığını ulusuna adayan bir devlet adamı ve komutandı.
Onun en büyük ideali; Türk Ulusunun "En medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını sürdürmek"ti. Memleketin mutlaka çağdaş, uygar, yepyeni olması onun için bir hayat davası idi.
M. Kemal
Atatürk düşüncelerinde asla hayalperest değildi. "Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz" derdi.
Ona göre akıl ve mantığın halledemeyeceği iş yoktu. Gerçekleştirdiği başarılı inkılâpların temelinde de akıl ve mantık vardı.
Bilim ve tekniğin hayatımıza hakim olmasını isteyen
Atatürk, anlamsız ve mantıksız hurafeleri, hastalıklı olarak nitelendirirdi. "Türkiye Cumhuriyeti Devleti şeyhler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz" derdi.
Atatürk deha sahibi bir kişiydi. Askeri ve siyasi alanlarda yepyeni yöntemler uygulayarak, o günün şartlarında hayal edilmesi bile güç işler başarmıştır. Bunlardan en önemlileri sırasıyla: Yeni bir ordunun kurulması, halkın ikna edilmesi, düşmanın yurttan atılması, yeni bir devletin ve yönetim şeklinin kurularak eski olanların kaldırılması, siyasi, toplumsal, ekonomik ve hukuki alanlarda yapılan çok sayıdaki devrimlerdir.
Atatürk'ün görüşleri kesin ve isabetlidir. Çanakkale savaşları sırasında düşman donanmasının nereden çıkarma yapabileceğini sezmesi, 2. Dünya Savaşını önceden tahmin edebilmesi, Hatay'ın Türkiye topraklarına katılması onun ileri görüşlülüğünün en belirgin örneklerindendir.
"Yurtta barış, Dünyada Barış" sözünün sahibi olan
Atatürk, toprak büyütme heveslisi olmayan, mecbur kalınmadığı sürece savaşı cinayet olarak kabul eden bir liderdir.
Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmayı hedef gösteren
Atatürk, eğitimle ve eğitimin milli olması ile de yakından ilgilenmiştir. Milli Eğitimi güçsüz olan bir milletin gelişimini tamamlayamayacağını düşünen
Atatürk'e göre: "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı,yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder."
Kararlı, inatçı ve kendinden emin bir kişiliğe sahip olan
Atatürk'e göre Türk milleti esir olarak yaşayamazdı. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı'nı başlattığında parolası "Ya istiklâl, ya ölüm"dü.
Mücadeleci ve ulusuna güvenen
Atatürk, Amerikalı bir generale de bu konuda şunları söylemiştir: "...bir millet, top yekûn kurtulmaya karar verir de harekete geçerse onun özgürlüğünü ve bağımsızlığını elde etmesini engelleyecek bir güç dünyada yoktur."
En büyük eseri olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran
Atatürk, Türk milletinin yetiştirdiği en büyük Türk'tür. Çağını aşıp gelecek çağlara da ışık tutan bir insandır. "Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk milletini yeniden dirilten" bir önderdir.
"Memleketine en büyük iyilikleri etmiş, Türkler hakkında söylenmiş bütün sözlerin yanlış olduğunu göstermiş" bir liderdir.
"
Atatürk gibi insanlar, bir kuşak için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerinin tarihinde hüküm sürecek insanlardır" .
"Asırların pek nadir olarak yetiştirdiği dâhi" lerden olan
Atatürk'ü, hayata veda edişinin 69. yılında rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.
Bu metin üyelerimiz tarafından iletilmiştir.
Yazarına teşekkür ederiz.
Bu içerik dersimiz.com tarafından eklendi , 30455 kez okundu.